Salat-ı Tüncina'nın hikayesi kısaca şöyledir;
İbni Fakihani (Fecri Münir) isimli kitabında şu olayı nakleder: Maneviyat büyüklerinden Ebu Musa, fırtınalı bir havada gemide imiş. Müthiş bir fırtına gemiyi batırmaya ramak kaldığı sırada Peygamber Efendimize iltica etmiş: Ya Resulallah, gemimiz batacak, içindeki bunca masumlar suya gark olup ölecekler. Lütfen bize bir kurtuluş çaresi göster!
-- O sırada kulağına şöyle bir hitap vaki olmuş:
Ey Ebâ Musa! Tüncina duasını okuyun!
Demiş ki: Ya Resulallah, bu Tüncina duası hangisidir, biz bilmiyoruz?
Efendimiz bunun üzerine bugün namazlardan sonra okumakta olduğunuz Tüncina'yı okumuş, bunu okuyun, diye tenbih buyurmuş. Gemideki yolcular hep birlikte bu salat-ı tüncinayı Ebu Musa'dan öğrenip okumuşlar, fırtına dinmiş, sağ sâlim karaya ayak basmışlar. Bu salavatı şerife ilham ile yazılmıştır.
[Ahmet Şahin, Güncel Sorulara Çözümler]
İlhamlar, gayb’ten gelen sesler. Daha neler, neler!
Dar da kaldığında Allah’a iltica etmeyi bile bilmeyen şeyhler!
Dinini öğretmeden göçüp-giden Son Peygamber, bu kurtarıcı duayı sağlığında ümmetine öğretmeyi unutmuş (!)…
-- Görüyorsunuz ibadetlerimizi kimler ve nasıl vaz etmişler.
Bu tüncîna duası; Balkan savaşında devletimizin çok zor kaldığı o acı günlerde, camilerde farz namazlardan sonra okunmaya başlanmıştır. Ve bu bidat o zamandan kalan bir hatıradır.
-- Lakin tüncinâ duası Balkanların elimizden gitmesini durduramamıştır.
Dini de dünyası da bu kadar bozulan bir millet’e kim yardım eder? Daha doğrusu; dinini bu kadar bozan bir milletin dünyası âbâd olur mu?
allah aklımızı kullanmayı nasip etsin
YanıtlaSil