4 Aralık 2018 Salı

SAHABE NESLİNE İLK KÜFÜR HAREKETİNİ BAŞLATAN KİMLERDİR?


Muaviye kendisinden sonra kendi anlayışının topluma hakim olması için elinden geleni yaptı! Toplumun eğitim yönetim ve ibadet yuvası olarak konumlandırdığı mescitlerde yıllarca kendi ahlak biçimini geleneğini anlayışını yaymak için kullandı.
 Müslümanlar muaviye ile birlikte,  azda olsa tevhidi anlayışlarını korusalar da adalet konusunda doğru bir sınav veremediler. İslam tarihi maslahat adına işlenen adaletsizliklere ve yine maslahat adına bu adaletsizliklerin meşrulaştırılmasına şahit oldu.  Oysa Hz. Ali maslahatı değil adaleti esas almıştı. O “bin kez zulme uğrasanız da bir kez zulüm yapmayın” diyordu.  O hilafetini korumak için kimseye haksız yere makam, mevki, para dağıtmıyor adaletten saparsa İslam’dan sapmış olacağını söylüyordu. Biz Ali’yi sevdik! Çocuklarımızın adını Ali koyduk. Ali haklı dedik ama hep Muaviye’nin ahlakının yanında olduk! Çünkü Ali Kuran’ın ilkeleri resulün uygulamaları takip ediyordu. Ali gibi olmak bize zor gelmişti!. Ali gibi olmak; düşmanına zulmetmemeyi, dostuna, akrabana, yakınına, torpil geçmemeyi gerektiriyordu. Beytül malı adil paylaştırmayı, yetkiyi emaneti ehline vermeyi gerektiriyordu. Maslahat adına adaletten taviz vermemeyi gerektiriyordu. İyiliğe karşı iyiliği, kötülüğe karşı bile iyilik yapmayı gerektiriyordu. Ümmetin birliği vahdeti için kendi hakkından vazgeçmeyi, kardeşine karşı Habil gibi olmayı gerektiriyordu.  Ali böyle iken Muaviye  bu söylenenlerin tam tersini uyguluyor, asabiyetin kinin kanın, mevki ve makamın peşinde hedefe ulaşmak için ne yaparsan yap meşrudur zihniyetinin üreticisi uygulayıcı idi.
Bir düşünelim  biz kime tabi olduk!! Bugün din diye Resulün getirdiklerini mi yaşıyoruz, yoksa Muaviye’nin ilkelerin mi?. Kısaca Muaviye kimdir in cevabı; Onun adını duyunca salavat getirmeye kalkan zihniyetin adı konmamış peygamberi durumunda, Allah resulünün ise Tülaka dediği zattır !
 Pekiyi kimdir bu Muaviye!?;  Mekke’nin fethine kadar, Allah resulüne her türlü tuzakları kuran, savaş açan düşmanlık eden, Ebu süfyan ile  Hz. Hamza nın ciğerini yiyen Hind adlı kadının oğludur. Bu aile Mekke’nin fethi sonrası başka çareleri kalmadığından Müslüman olduk demişlerdir!.. Bazı savaşlarda Allah resulü onlara İslam’a ısınmaları için fazladan ganimet verdiği rivayetleri vardır. Bunun sebebi sorulunca da “‘Ey Ensâr! Sizin inancınızdaki samimiyete güvenim vardır. Kureyş ise, İslâm’a yeni girmiştir. Şimdiye kadar meydana gelen savaşlarda Müslümanlar tarafından pek çok yenilgiye uğratıldılar. Onların kalplerini yatıştırmak için fazla hisse verdim. Onlar evlerine koyun ve develerle gidecek. Siz ise Resulullah ile gideceksiniz. Buna razı olmaz mısınız”?  Demiştir. Muaviye Şam valiliği görevinde 20 yıl kalmıştır.   Bu süre içinde özellikle Hz Osman döneminde yaptığı haksızlık, zulüm, mülk edinme ve adaletsizlikleri yüzünden, Hz Ali tarafından valilik görevinden alma tebliğini, Hz Osman’ın katlini bahane ederek hiçe saymış bu yetmemiş gibi   yerine atanan valiyi şehre bile sokmamıştır. Bu da yetmemiş gibi  Hz Ali’yi Hz Osman’ın katili ilan ederek meseleyi kan davasına dönüştürmüştür.  Bu meseleyi halifeliği ele geçirme amacı ile kullanarak, Hz. Osman’ın, eşi Naile tarafından Şam’a gönderilen kanlı gömleği, yine Naile’nin olay sırasında kılıç darbesi ile kesilen parmaklarını,(Taberi, Tarih, IV, 562; İbnü’l-Esîr, el-Kâmil, III, 98) halifenin katilleri veya fitnenin sebepleri olarak ifşa edilen isimlerin yazılı olduğu mektubu(Belâzurî, Ensâb, I, 592-593;),  Şam halkını galeyana getirip halifeye karşı ayaklanmasına yönelik  kullanmıştır. Bu da yetmemiş kanlı gömleği Şam Camii’nde sergilenerek adeta bir ağlama duvarı haline getirilmesini sağlamış, ağıtlar yaktırmış, şiirler okutarak isyanı halkın beynine kazımıştır! (İbn Abdirabbih, el-İkd, V, 47.)
Muaviye, bu yalanlar ve entrikalarla  bir yandan Hz. Ali’yi yıpratarak halifeliğinin meşruiyetini ortadan kaldırmaya çalışırken, öte yandan kendi ikbalini sağlamaya yönelik her şeyi kullanmakta idi. Ortam o hale geldi ki, nihayet  Şamlılar muaviyenin yaptığı etkili propaganda, yalan ve ajitasyon ile galeyana gelip  Hz. Osman’ın katili olarak gördükleri  Hz. Ali’yi öldüreceklerine dair yemin ettiler. (Belâzurî, Ensâb, I, 592-593; İbn Kuteybe, el-İmâme, I, 74; İbn Kesîr, el- Bidâye, VII, 254.)
Bütün bu olup bitenlere karşı olayı çözüme kavuşturmak isteyen Hz Ali ona aşağıdaki mektubu yazmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Lütfen yorumlarınız küfür hakaret içermesin. Kendi görüş ve düşüncelerinizi ekleyebilirsiniz.

KURAN VE NEBEVİ SÜNNET: BUGÜNKÜ HALİMİZİ BEN BÖYLE OKUYORUM! YA SİZ!!!?

KURAN VE NEBEVİ SÜNNET: BUGÜNKÜ HALİMİZİ BEN BÖYLE OKUYORUM! YA SİZ!!!? : MAKSAT DİN KAYGISI VE HAKİKATLERİN ORTAYA ÇIKARTILMASI İSE ; insa...