İSLAM FİTNE VE TEFRİKA DİNİ
DEĞİLDİR.
Günümüz İslam dünyasında grupçuluk tefrika o kadar zirveye çıkmıştır ki,
adeta birinin ak dediğine mutlaka diğerinin kara demektedir. Bunları
saklayamayız. Kaçamayız da. O halde özgür bir ortamda iyi niyet çerçevesinde
Müslümanların bir birlerine diş bilediği
konuların ne olduğuna bir bakalım; Tabii, yönetimi elinde tutanlar, bu
özgürlüğe tahammül edebilirlerse! Bakarsınız birilerinin hoşuna gitmeyebilir!
Sadede dönersek. İslam dünyasında
tefrikayı körükleyen konulardan örnekler; Hz Peygamberin haram helal belirleme yetkisinin
olduğu, peygamberin dolayısıyla mürşitlerinde gaybı bilmesi, Peygamberlerimizin yüz binlerce mucize
göstermesi, dolayısıyla evliyanın da kerametinin olması, Hz
Havva’ nın Hz. Adem’in kaburga kemiğinden yaratılmış olması, şefaat inancı, Mezheplerin din olarak algılanması, Kıyamet
alametlerinin olması, Kabir hayatının ve azabının olması, ruhlar aleminin
olması, ölülerden yardım istenmesi, ruhların belirli günlerde dünyayı ziyaret
ediyor olmaları, Mehdinin gelecek olması, Hz İsa nın halen diri yer yüzüne
tekrar dönecek olması, Kaderin, iman konusu olup, alın yazısına inanılması, Hz
peygambere büyü yapıldığına inanılması, Sünnetin; Hz. peygamberin ıslama getirdiği Kuran dışı esaslar
gibi algılanması, Hz peygamberin her söylediği ve her hareketinin sünnet kabul
edilmesi, Hz peygamberin mağarada Hz. Ebu Bekir’e tasavvuf konusunda gizli
bilgi vermesi, Hz. Ali’ye verilen
“İmamamet” görevinin, Hz. Ebu Bekir ve
Ömer’in kıskanacağı endişesi ile
peygamberimiz tarafından saklaması, Hz
Ali’ye kimseye verilmeyen tasavvufla ilgi
gizli bilgilerin verildiğine inanılması, imametin imanın esaslarından sayılması, takiyye
inancı, muta nikahı’nın dini temellere oturtulması, rüya, ilham
ve hissiyatın İslam bilgi sisteminde sayılması, Zamanın imamını tanımayanların cahiliye ölümü ile
ölecek olması, mürşidi olmayanın mürşidi şeytandır iddiası, Hz peygamberin nur
u Muhammedî olması, Kuran’ın anlaşılmaz bir kitap olduğu fikri, Kuran ile
bağın, hatim ve ölülere okunma şeklinde kurulması, Kuran’ın sevap amacıyla okunacak
bir kitap olduğu fikri, Kuranda geçen İsra olayının miraca dönüştürülerek Allah ile namaz pazarlığına girişilmesi, Hz
peygamberin birden fazla manevi ameliyat geçirmesi, Kuran’a abdestsiz dokunulmaması, Hadisin
vahiy kabul edilmesi, Hadisin korunmuş
olması, hadislerin Kuran’ın açıklanıyor
olması, hadisin, bazı ayetlerin hükmünü ortadan kaldırdığı iddiası, mevlit okumanın dinin bir vecibe görülmesi, Bu
konuları ağırlıklı işleyen ve dinin olmazsa olmazları gibi anlatan kitapların
İslam’ın temel kitapları sayılması gibi! konularda fikir birliği
bulunmamaktadır.
Bunlarda farklı düşünmemizin sebepleri nedir? Bu farklılığın bizim imanımıza bir zararı var
mı?. Allah kelamında bilindiği gibi sabiteler ve değişkenler vardır. Sabiteler
konusu ap acık ve açıklayıcı bir şekilde birden çok yerde zikredilmiş
hususlardır. Bunlar; Her şeyde yani fiiller ve sıfatlar konusunda Allah’ın
tekliği ve insana şah damarından yakın olmasına, son saatin olacağına(bizim
kıyamet dediğimiz olay) ve öldükten sonra dirileceğimize iman. Kuran’da belirtilen
ibadetlerin ifası, güzel ahlak ile haram
ve helallerin sınırı. Bunlar kendi içinde detaylı bir şekilde Kuran’da
açıklanmıştır. Tabi örnekler çoğalabilir. Bunlarda tefrika var mı? Hemen hemen
yok gibidir. Var olması da yine insan kaynaklıdır.
Pekiyi bu alanlarda sünnet ne işe yarar? Sünnet konusu gerçekten her
müminin bilmesi üzerinde bir hayli çalışması gereken bir konudur. Sünnet
Kuran’ın hayata yönelik yüzüdür. O’nu detaylandırır yaşanacak halin
örnekliğidir.
Kuran aynı zamanda bir akait kitabıdır.
O’nun dışında her hangi bir akaide ihtiyaç da yoktur. Zaten akait konusuna
insan eli değmeye başlamasıyla tefrika çoğalmıştır. Her akait kitabına göre
inanıp iman edilecek konular farklılaşmaktadır. Pekiyi, ayrılığa sebep olan
yukarda sayılan maddeler Kuran’da belirtilmiş mi? Hayır. Pekiyi bunlara inanmak
ve iman etme konusunda bir zaruret olsaydı bu bize bildirilmez miydi? Mutlaka bildirilirdi. O halde, Allah bize belirtmediği inanmakla mükellef kılmadığı
hususlar için bir birimizi boğazlamamızı asla istemez. İmani
konular için bile, insana özgürlük veren Allah’a bu davranışları reva görürsek
ona iftira etmiş oluruz. Zira dini bize
öğreten Allah’ın kendisidir.
Kıymetli dostlar, kardeşler
mahşerde herkes Kuran’dan imtihan olacaktır. Kuran’da belirtilmeyen her hangi bir sebepten
dolayı görüş ayrılığı oluşan konuların, peşine kavga etmek amacıyla düşmek
fitne ve tefrikadan başka bir şey getirmemektedir. Öğrenme merakı ve ihtiyacı
olanlar tek boyutluluk ve dar kafalık kıskacına girmeden farklı düşünenlerin
delillerini araştırılabilir? Bir kişiye kutsal alimlere bağlı kalarak mutlak
onun dediği doğrudur alışkanlığı toplumumuzda bir tür hastalık haline
gelmiştir. Beynini kullanmayan kiraya veren olarak nitelendirilen bu durumun neticesi
şucu..! buculuğu..! beraberinde
getirmektedir.! Bu esarette düşmeden bilmediklerimizi elbet bir bilenden öğreneceğiz.
Tereddüt edilen konulara, emek vermiş
farklı görüşlere sahip üç beş kişinin kitabını okuyup veya dinlememiz
gerektiğini düşünüyorum. Ne diyor
rab’mız “ kendilerine anlatılanları dinlerler en güzeline uyarlar” İnsan için ne güzel bir öğüt.
Ha sunuda hatırda tutmak gerek. Vardığımız
son kanaat de din değildir. Bir yorumdur.
Bakarsınız bu görüşünüzde ilerde değişebilir. Makulün bu olduğunu
düşünüyorum. Aksi davranışlar İslam’da asla birliği getirmez. Düşmanın amacına
hizmet etmiş oluruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Lütfen yorumlarınız küfür hakaret içermesin. Kendi görüş ve düşüncelerinizi ekleyebilirsiniz.