Bi
Kuranı okuyoruz
anlamıyoruz. Birileri bize Kuran anlaşılmaz
diyor, Arapça bilmediğimiz için onlara
itibar ediyoruz. Dini anlayanlardan öğrenmeye çalışıyoruz. Dini daha iyi
anladıklarını iddia eden onlarca hatta yüzlerce farklı anlatımlar var.
Buralarda öğretilen din anlayışları bir birini tutmuyor. Nerdeyse birinin ak
dediğine diğeri kara diyor. Bu sefer
seninki doğru, benimki doğru kavgasına giriyoruz. İslam’da vahdet sağlanamıyor.
Gittikçe de bölünmeler sürüyor. Bunun sebebi ne? ;
1-İslam dünyasında
dinin birinci kaynağı olarak
ifade edilen Kuran, aslında dini anlaşılmasında nerdeyse en alt sıralara inmiş durumdadır. Bu
hale düşmemizin en büyük sebebi budur.
2- İslam’ın ilk yıllarındaki siyasi kavgalar,
kavmiyetçilik, fetihler neticesi göç dalgaları ve daha bir çok nedenlerden dolayı kötü niyetli kişilerin yüzbinlerce hadis
uydurması neticesinde din algısında değişikliklerin yaşanması. Mezheplerdeki
görüş ayrılığının en büyük sebebi olmuştur.
3-Tefrikaya sebep olan ana unsurlardan birisi de mezhebin
din yerine konmasındandır. Mezhepler Kuran’dan, gelenekten, örften
faydalanılarak çıkartılan hükümler manzumesidir. Mezheplerdeki kaideler
Allah’ın ifadeleri değil insanların kaynaklardan anladıklarının yorumudur.
Bunun için de farklı farklıdırlar. (Bunu mezhepler başlığında inceleyeceğiz)
4-.Usul ve kaynak farlılıklarından dolayı Tarikat ve
cemaatlerin her biri bir hizbi temsil eder duruma gelmişlerdir.
5- Bizim coğrafyamızda
din öğretenlerin içinde; her şeyi bilen, haşa Allah ile görüşebilen, Hz
peygamberi hem uyanıkken hem de rüyasında gören, bilgilerini ondan alan, masum,
hata işlemeyen, yanılmayan, hiçbir şekilde eleştirilemeyen, her söylediği nas
hükmünde sayılması gereken, şefaat yetkisi olan, keramet sahibi kutsal kişiler
mevcut. Bunlar; alim, mürşit, üstat,
kutup, gavs, alleme, muşum imam, ağabey, mehdi,
gibi isimlerle adlandırılmaktadırlar. Söz olarak ifade edilmese de İslam
dünyasında eski alim ve şeyh tapıcılığına dönüştürülen bir anlayış oluşmuştur
ki, onların sözü üzenine söz söylenmez.
.
Bunlardan hangisine ulaşabilmişsek, ya da onlardan hangisi
bizi bulmuşsa önce onların usulüne tabii olmak durumundayız. Nasıl
inanacağımızı, neyi okuyacağımızı, kimi dinleyeceğimizi, neyi nasıl
yapacağımızı, hatta çocuklarımızın ismini, okutup okutmayacağımızı, giyeceğimiz
elbisenin şeklini ve kumaşını onların belirlediği ölçülerde yerine getirmek
zorundayız.
İslami literatürde olup da orada bahsedilmeyen konularda
soru sorulmaz. Orada verilenlerin dışında her hangi bir konuyu düşünmeye de
gerek yoktur. Çünkü kafa karıştırır. Onlar size neyi ne kadar bilmeniz
gerektiğini zaten öğretirler! Şüphesi olan ikna olmayanın orada kalma imkanı
yoktur. Öyle gizemli şeyler anlatılır ki; Orada olunması, Allah ın bir lütfu,
ve nasip’li olunmasından. Kuran ve sünnet çerçevesindeki hakikatler sadece
onların dağarcığında. Nerdeyse imanlı olmanın tek şartı! Allah kurtuluş yolunu
sadece onlara bahşetmiş! !.
Diyemiyoruz ki ya da
dedirtmiyorlar ki; ya tamam da bu sözünü ettiğiniz kişilerin her söylediği
doğru ise, söylenenler bir birini tutmuyor. Doğru bin tane değil ki. Hakikat birdir. Her
zaman doğruyu bilemeyebilirler. Onlarda insan yanılabilirler. Tabii bunu
söylediğiniz gibi yutmak durumundasınız!
Okudukları kaynaklara gelirsek; hepsinde ortak okunan hiç şüphesiz
Kuran var. Ancak genelde Kuran anlaşılmaz bir kitap anlayışıyla dinin
emirlerini öğrenmek için değil sevap almak için Arapça metninden okunuyor,
öpülüyor ve yüksek bir yere asılıyor. Sonraki kaynaklar gruplara göre
değişiyor. Kimisi hadisleri, kimisi mektubat’ı, kimisi farklı tasavvuf kitaplarını, kimisi
risaleleri, kimileri de ekollerinin baştan beri takip ettikleri serileri
okuyorlar. Azınlıkta olsa bazıları da
meal dışında tüm kaynaklara kendini kapatıyor.
Bazıları da, Mehmet Akif’ örnekliğinde olduğu gibi; ön
yargısız tüm geleneği Kuran’ın özüne
bağlı olarak okunması doğru ve yanlışların Kuran’a arz edilmesi fikrini
benimsemişler. Kuran’a tezat olan
hususlar hangi kaynakta geçerse geçsin itibar etmiyorlar. Ne geleneği süpürüp
atıyorlar, ne de çerini çöpünü sahipleniyorlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Lütfen yorumlarınız küfür hakaret içermesin. Kendi görüş ve düşüncelerinizi ekleyebilirsiniz.